Mukayeseli Hukukta Af Kurumu ve Türkiye'de Af Sorunu
Hasan Ece
Türkiye'de Affın Toplumsal Zemini
Toplumsal düzen; din, örf, ahlak ve hukuk kuralları ile sağlanır. Modern zamanda din, örf ve ahlakın etkisi zayıflamıştır. Zayıflayan bu etkiyle beraber adaletsizlik arttığı gibi hukukun toplumsal düzeni sağlamadaki fonksiyonu da artmıştır. Artan adaletsizlik ve hukukun artan bu fonksiyonuyla beraber yargılama faaliyeti de artmış; yargılama modern hayatın bir parçası haline gelmiştir. Günümüzde bir uyuşmazlık söz konusu olduğunda hemen yargı mercilerine başvurulmaktadır.
Türkiye'de daha önce din, örf ve ahlakın uyuşmazlıkların çözümü üzerinde ciddi bir etkisi vardı. Örneğin, Türkiye'nin doğusunda yaşayan insanlar arasında yakın döneme kadar da bir uyuşmazlık söz konusu olduğunda yargı mercilerine başvurmak yerine yörenin din bilginleri olan âlimlerine başvurulur ve olay dinin hükümleri ışığında çözülürdü. Kimi yerlerde de uyuşmazlık orada tarih boyunca yerleşmiş olan örfe göre çözülürdü. Mahkemelerdeki usul işlemlerinin uzunluğu da insanları uzlaşmaya yatkın kılıyordu. Dolayısıyla yargı mercilerine başvurmak son çare olarak görülüyordu. Ancak günümüzde tüm bu durumlar artık yok denecek kadar zayıflamış ve yargı merci tek başına uyuşmazlık çözüm yeri haline gelmiştir. Dolayısıyla modern zamanla beraber daha önce istisna olan yargı mercilerine başvurma artık kural haline gelmiştir. Bu durumla beraber adliyelerdeki dava sayısı artmış bir uyuşmazlığın çözüme kavuşması uzun bir süreye yayılmıştır. Uygulamada bir dava yıllarca adliyede kalabilmektedir. Bu da adaletin tesisi noktasında ciddi sorunlara yol açmaktadır.
Türkiye, yargılamanın oran olarak yüksek olduğu bir ülkedir. UYAP Bilişim Sistemi'nin verdiği bilgiler de bunu doğrulamaktadır. Mevcut durumda, yargı sürecinde 219 bin 385 ceza, hukuk ve idari yargı dava dosyası; 719 bin 748 adli soruşturma sayısı; 19 milyon 651 bin 730 icra dosyası; 430 bin 884 denetimli serbestlik dosyası bulunmaktadır. Ceza evlerinde ise 223 bin 589 hükümlü ve tutuklu yer almaktadır. Siyasi ve toplumsal yapısı tam olarak oturmayan Türkiye'de suç oranı yüksektir. Suç oranının fazla olması yargılamayı hayatın bir parçası hâline getirmiştir. Kamu faaliyetleri arasında yargılama önemli bir yeri işgal etmektedir. Türkiye'de sadece yargı binaları için “saray” kavramı kullanılmakta ve “Adliye Sarayları”, Türkiye'nin en görkemli kamu binaları arasında yer almaktadır. Bu hususta bir düzelme görülmediği gibi her yıl ceza ve infaz kurumları yetersiz kaldığı için yeni ceza ve infaz kurumları inşa edilmektedir. Hâl böyle olunca Türkiye'de affın sosyolojik zemini her zaman mevcut olmuştur. Dolayısıyla af Türkiye'de her zaman gündemde olmuş ve tartışılmıştır.
Af müessesesi insanlığın en eski kurumlarından bir tanesidir. Cezalandırmanın var olduğu günden beri af da var olmuştur. Af; siyasal, toplumsal ve hukuki sonuçları olduğu için önemini daima muhafaza etmiştir.
Ahlaki olarak ele alındığında af, erdemli bir davranışı ifade eder. Tüm ilahi öğretilerde insanların bir suçu veya kusuru affetmesi övülmüş ve en erdemli davranışlardan biri olarak kabul edilmiştir. Hukuki boyutu ise toplumun huzur ve düzenine hizmet etmesi amacıyla oluşturulmuş bir kurumdur. Ceza kurumuyla beraber af kurumunun düzgün işletilmesi toplum huzur ve düzenine hizmet eder.
Türkiye cumhuriyeti ilk yıllarından bu yana affın sürekli gündemde olduğu bir ülkedir. O günden bugüne af kanunları yoğun bir şekilde tartışılmış ve çıkarılmıştır. Bu afların bazıları geçmişi unutmak ve yeni bir sayfa açmak için çıkartılmış siyasi aflardır. Bu amaçla çıkarılan aflar toplum tarafından olumlu karşılanmıştır. Ancak af kanunlarının geneli politik çıkar amaçlı çıkarılmıştır. Bu politik afların kapsamına adi suçlular da girdiği için af meselesi toplum tarafından tepkiyle karşılanmıştır. Türkiye'de af kurumunun böyle suistimal edilmesi affa karşı olumsuz bir kanaat oluşturmuştur. Bu kurumun gerçek amacına hizmet edebilmesi için bulunan çözümler teoride kalmış uygulamaya bir etkisi olmamıştır.
Türkiye gibi suç ve yargılama oranının fazla olduğu bir ülkede af kurumunun düzgün işletilmesi toplumun huzur ve sükûnuna katkı sağlayacaktır. Ancak bu kurumun suistimal edilmesi affı amacından saptırmış, toplumun huzuruna zarar verecek bir konuma getirmiştir. Dolayısıyla af kurumu, Türkiye'de bir sorun haline gelmiştir. Şu anki mevcut düzenlemeler ışığında bu kurumun ciddi anlamda eksiklikleri mevcuttur. Af yetkisinin yanlış düzenlenmesi ve af kanunlarının kapsamına hangi suçların gireceği, ülkemizde af sorununun esasını teşkil etmektedir.