Muhammed İkbal ve Cavidname
İbrahim Dağılma
ÖZ
İslam, düşünce ve pratiği açısından kâmil ve eksiksizdir. Çağa ve şartlara göre güncellenecek ve formatlanacak değildir; ama onun hüküm, teklif ve telkinleri çağ ve zemine göre içtihat denilen kurumsal çerçeveye bağlı olarak yorumlanabilir.
İslâm düşüncesi, günümüze ne söyler?
İslâmî düşüncenin çağdaş anlamda ana özellikleri ve problemleri nelerdir?
Modern çerçevede bir İslâm düşüncesi inşa edilebilir mi?
İslâm medeniyetinin çağdaşlaşmaya bağlı yaşadığı kriz nasıl aşılabilir?
1877-1938 yılları arasında yaşayan Muhammed İkbal, Hintli bir aydındır.
İkbal, Müslüman dünyanın içinde bulunduğu duruma üzülen ve Doğu toplumlarının İslam'a bağlı kalmak şartıyla bir Rönesans gerçekleştirmesi gerektiğini düşünen bir münevverdir.
İkbal, kendi içinde bazı dönemler kırılmalar, tereddütler yaşasa da düşünce dünyası, Batı karşısında içine düşülen yenilgi ve geri kalmışlık psikolojisiyle örtüşen bir ezikliği de taşımakla birlikte etkileyici, diriltici ve heyecanlandırıcı boyutlara sahip bir modeldir.
İkbal, çağımızın önemli Müslüman düşünürlerinden biridir.
O, İslâm düşüncesini ‘ahlâkî, sosyal, siyasî, ilmî, edebî, felsefî ve tasavvufî' yönden ele almış, incelemiş ve bu sorulara cevap olabilecek bir yaşam felsefesi oluşturmuştur.
Muhammed İkbal, İslâm dünyasının çağdaşlığa bağlı olarak ortaya çıkan fikrî ve ahlaki bunalımı nasıl aşılabileceğini, İslâm'ın çağımıza neler söyleyebileceğini hayatı, konferansları, görüşmeleri, şiirleri ve eserleriyle dile getirmiştir.
Bu çalışmamızda Muhammed İkbal'in ‘Cavidname' adlı eseri esas alınarak İkbal'in Batı felsefesi ve çağdaş İslam düşüncesi için mistik bir yaklaşımla ve tasavvufi bakışla ne söylediği, ve bunu nasıl değerlendirdiği irdelenecektir.