Muhammed Hamidullah ve İslam'da Devlet İdaresi
Fuat Uysal
On dört asırdır İslam'ın öğretileri doğrultusunda hareket eden Müslümanlar, inançlarının varlık göstermeye başladığı günden beri dünya tarihine tartışmasız bir biçimde yön vermişlerdir. Tarihin hem siyasi hem de düşünsel akışına kendi özgün yönleriyle iz bırakmış ve iz bırakmaya da devam etmektedirler. İslam'ın gerek inanç boyutu, gerekse de uygulama boyutunun doğru anlaşılması ancak dinin kendisine vahiyle indirildiğini söyleyerek Allah'tan aldığı mesajları insanlara açıklayan İslam Peygamberi'nin hayatının doğru anlaşılmasıyla mümkündür. Bu nedenle Hz. Muhammed'in hayatının her yönüyle incelenmesi, üzerinde düşünülmesi gerekir.
İçinde bulunulan sosyal-siyasi yapı, kişinin fikir ve düşüncesine mutlaka etki eder, bazı zamanlar jakoben bir anlayışla müdahalede bile bulunur. Bu nedenle düşünce sistemleri kendi düşünceleri doğrultusunda hareket eden bir toplum oluşturmayı hedeflemekte, bu uğurda gayret göstermektedirler. İnsanların manevi-ruhi ihtiyaçlarını karşılamayı amaçlayan ancak sosyal-siyasi yönlerine müdahale etmeyen ya da onları bu konularda serbest bırakan bir sistemin başarılı olması düşünülemez. Aynı şekilde insanlığa kusursuz bir sistem olduğunu iddia eden İslam'ın da inanç boyutuyla birlikte sosyal hayatta karşılığı olan bir yönünün de bulunması gerekmektedir. İslam'ın bu tarafını hayatıyla ortaya koyacak kişi de şüphesiz ki İslam Peygamber'i Hz. Muhammed(s.a.v)'dir.
Hz. Muhammed(s.a.v) hakkında yapmış olduğu çalışmalarla dikkatleri üzerine çeken Muhammed Hamidullah çalışmalarıyla Peygamber efendimizin gölgede kalmış olan birçok yönüne ışık tutmuştur. Hamidullah; Bir devletin kurucusu olmakla İslam'ın salt inanç sisteminden ibaret olmadığını, onun ruh ve bedeni bir araya getiren düşünsel-inançsal boyutuyla birlikte sosyal-siyasi yönünün de bulunduğunu bizzat ortaya koyanın İslam'ın kendi peygamberi olan Hz. Muhammed (s.a.v)'in olduğunu söylemektedir. Yine insanın hayatıyla ilgili olan siyasi-dünyevi, ibadet ve muamelat, ruhî ve manevî alanların tümünde liderliği elinde bulunduran ve Müslümanların takip etmesi gereken kişinin Hz. Muhammed olduğunu belirtmektedir. Bununla birlikte İslam'ın uygulama alanının neticesi olan devletin Peygamber için asla amaç olmadığını, asıl amaca ulaşmak için göz ardı edilemez bir araç olduğunu ifade etmektedir.
İslam'ın sosyal ve siyasi yönünün incelenmesinin İslam'ın bütüncül ve doğru anlaşılması için kaçınılmaz olduğu düşüncesinden hareketle “Muhammed Hamidullah ve İslam'da Devlet İdaresi” adlı bir çalışma ortaya koymayı faydalı görmekteyiz.