İran'ın Nükleer Politikaları ve ABD'nin Nükleer Anlaşmadan Çekilmesi
14 Temmuz 2015'te Barack Obama başkanlığındaki Amerika Birleşik Devletleri (ABD) öncülüğünde P5+1 şeklinde formüle edilen ABD, İngiltere, Fransa, Rusya, Çin ve Almanya ile İran arasında Kapsamlı Ortak Eylem Planı anlaşması imzalandı. Anlaşma ile İran'ın nükleer faaliyetleri sınırlanacak ve uluslararası toplum tarafından izlenebilecek, bunun karşılığında İran'a uygulanan ekonomik yaptırımlar kademeli bir şekilde kaldırılacaktı.
Anlaşma Türkiye tarafında memnuniyetle karşılandı. Dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu, “İran'a yönelik ambargoların kalkması da bizim için olumlu bir gelişmedir. Hem Türkiye-İran ilişkilerinin seyri bağlamında hem de biz bu tür ambargoların kalıcı etki yapma bakımından sınırlı olduğu kanaatini hep gündeme getirdik. O bakımdan hayırlı olmasını diliyorum. Her zaman Türkiye, küresel ve bölgesel barışı destekleyecek adımların yanında olacaktır.” diyerek memnuniyetini ifade etti. İsrail ise anlaşmayı “kötü bir hata” olarak niteleyerek memnuniyetsizliğini dile getirdi. İran'ı kendi varlığı için tehdit olarak gören Suudi Arabistan da anlaşmaya müzakere sürecinden itibaren karşı çıktı ve Batı'yı İran'ın nükleer yakıt üretmesi hâlinde başta Suudi Arabistan olmak üzere diğer bölge ülkelerinin de buna yöneleceği konusunda uyardı; anlaşmanın İran'ı bölgede daha da güçlendirdiğini iddia etti.
Anlaşmanın imzalanmasının üzerinden geçen yaklaşık 3 yıllık sürede ABD'de başkanlık değişimi yaşandı. Demokrat Obama'nın yerine İran'la yapılan anlaşmayı ABD başkanlık seçim süreci boyunca “tarihin en kötü anlaşması” diye niteleyerek sert biçimde eleştiren Cumhuriyetçi Donald Trump geçti. Her fırsatta anlaşmayı eleştiren, ya yeni bir anlaşma yapılacağını ya da anlaşmadan çekileceğini söyleyen Trump, 8 Mayıs 2018'de anlaşmadan çekildiklerini açıkladı.