ÂYET VE KISSALAR EKSENİNDE KAPİTALİZM
ÖZET
Sosyal hayata dair söz söyleyen, kural geliştiren bir fikir sistemi olarak tarif edilen ideoloji, Fransız İhtilali’nden sonra kavramsal bir boyut kazanır. İdeoloji, insan aklının ürettiği bir düşünce sistemi olarak birçok eksiklik barındırır. Din yani İslam ise vahyin insanı ve aklını muhatap alan İlahi bir bildirimdir. Vahiy veya din tarih boyunca kardeşlik, barış, huzur merkezli uğraşıp mücadele etmiş veya taraf olmuşken, akıl veya ideoloji tarih boyunca haksızlık, adaletsizlik, sömürü, zulüm merkezli uğraşıp mücadele etmiş ve taraf olmuştur.
Hâkim sınıf ve elit kesim, çoğunlukla Kapitalizm, Komünizm; Marksizm ve Liberalizm gibi ideolojik düşünceleri üretmiş veya ön ayak olmuştur. Ezilen ve hor görülen kesim de çoğunlukla hak, adalet, kardeşlik, özgürlük ve kazanım adına bu ideolojilere ya başkaldırmış ya da kapılıp gitmiştir. Kapitalist sistem; banker, finans ve mal gibi unsurları merkeze alarak tefeci ve kapital sınıf oluşturan bir ideolojidir. Kapitalizm, başkasına muhtaç olmama, kazanma ve harcama gibi dursa da aslında parasal ve maddi bir hırs, her türlü kazancı ve kar yolunu meşru sayma, elindekini malı ve makamı ne pahasına olursa olsun tutma ve başkasına kaptırmama düşüncesidir. Kapitalizm güçlü olmayı daha çok kazanmaya, daha fazlasına sahip olmaya bağlar.
İslam ise sevgi, kardeşlik ve barış dinidir. İslam, insanlara her meşru gelişime açık olmayı, helal üretimi, dengeli ve paylaşımcı tüketimi, adil ticareti ve Allah’ı razı etmeyi söyler. Kapitalizm, İslam’dan ilk reddiyesini buradan alır. İslam, can ve malı emanet kabul eder; mülk kazanmaya, mal biriktirmeye meşru bir zemin getirir. İslam, “kendisi tok iken komşusu aç olan” bir yaklaşımı merkezinde boğar, “ihtiyacı olduğu halde başkalarını kendine tercih edenleri” över. Bu yaklaşımla İslam, Kapitalizmi tamamen reddeder.
Kur’an-ı Kerim, birçok ayette insan nefsinin neticesi olan yerilmiş davranışları resmeder. Onların problemli yön, açmaz ve tahribatlarını gözler önüne serer. İdeolojiler, Kur’an-ı Kerim’de ismen geçmez; onların düşünsel bağlamı bazen doğrudan bazen de dolaylı olarak geçer. Kapitalizm de bu ideolojilerden biridir. Kur’an-ı Kerim’in birçok ayetinde Kapitalist ahlak ve düşüncenin izlerini görmek ve anlamak mümkündür. Bu çalışma, ayet ve kıssalar ekseninde Kapitalizmi anlamak adına yapılmıştır.
Anahtar sözcükler: Kur’an, ayet, ideoloji, kapitalizm, toplum
GİRİŞ
İdeoloji, Fransızca bir kelime olup fikir (düşünce) bilimi anlamına gelir. İdeoloji, bir yaşam pratiğine yansıyan bir zihniyeti oluşturan teorik, sistemsel ve bütüncül bir fikir çerçevesidir. Kavramsal bir çerçevede Idéologie’yi ilk kez Fransız Devrimi esnasında Antoine Destutt de Tracy kullandı. Bu tarihten sonra, ideoloji ‘kişi veya toplumsal yaşama sirayet eden, yaşam pratiğine dair sözü ve tezi olan, siyasal ya da toplumsal bir öğreti oluşturan; bir hükümet, parti veya sosyal bir sınıfın davranışlarına yön veren politik, hukuksal, bilimsel, felsefi, dinsel, moral ve estetik düşünceler bütünü olarak’ bilinegeldi ve kullanıldı.
Bu tarihlerden önce ideoloji yok muydu? Elbette vardı. Bunun tarihsel izlerine hem insanlık tarihinde hem de vahiy kaynaklı İlahi kitaplarda rastlanmaktadır. Kabil’den Ad kavmine, Semud’dan Gomore’ye, Bahçe Sahiplerinden Karun’a kadar İlahi öğretilere her karşı çıkışın arka planında bir ideolojik yaklaşım vardır. Rönesans, Reform ve Sanayi Devrimi gibi genel durumlar, toplumsal yapı ve dengeyi; ekonomik, siyasal, sosyal, idari ve sanatsal yönden etkiler. Bu etkileme ve etkilenmeyle ideolojiler, insanlar ve toplumlar tarafından bilinir ve kanıksar bir hale gelir. İdeoloji, 18. yüzyıldan itibaren bir kavramsal çerçeve kazanır. İdeolojiler, Batı’da Hıristiyan yozluğuna karşı Fransız İhtilali, I. ve II. Dünya Savaşı ile yükselişe geçer. Komünizm, Kapitalizm, Materyalizm, Faşizm, Demokrasi ve Liberalizm gibi öne çıkan ve kabul gören ideolojiler, felsefi bir temel üzerine inşa edilirler. Madde, akıl, menfaat ve insanı merkeze alan bu ideolojiler süreç içinde ‘Yaratıcı güce ve vahiy kültürüne’ karşı bir çıkış ve isyan olarak konumlanırlar.
‘Kapitalizm, Komünizm, Narsizm, Materyalizm, Nihilizm ve Irkçılık’ gibi bildiğimiz ideolojiler, Kur’an-ı Kerim’de ismen geçmez; ama Allah’a karşı çıkışı ‘söz ve davranışları’ üzerinden fikri bir savunmaya dönüştüren ‘kişi ve toplum’ anlatımlarında kodları, ilgili ideolojik zihniyeti tıpatıp karşılayan işari yaklaşımla çok açık olarak geçer. Kur’an-ı Kerim ayetleri üzerinde yapılacak geniş çaplı bir çalışmada birçok ideolojinin izlerine rastlamak mümkündür.
Bu çalışma, Kur’an-ı Kerim’de Kapitalist algıya vurgu yapan ve Kapitalist ideolojinin açmazlarını ve kofluğuna işaret eden kıssa ve ayetler üzerine küçük çaplı bir araştırmadır.
Kapitalizmin gelişimi ile modern toplumun ortaya çıkışı, farklı teorilerle açıklansa da bu ikisi birbirine yakındır. Kapitalizm ve modernizmde müteşebbislik, üretim araçları, özgür pazar, rasyonel teknoloji, hukuk, özgür işçi ve ticarileşen ekonomik yaşam gibi unsurlar öne çıkarılır. Bu ideolojide dünyevi çileyi ve zevki öne çıkaran sözde ahlaki bir yaklaşım da vardır.
Kapitalizmle Hıristiyanlıktaki Protestan anlayış arasında yakın bir ilişki vardır. Devamlı çalışmayı Tanrı’nın bir emri olarak gören Protestan anlayış, Kapitalizmin özellikle dünyevileşme sürecine bir ruh katmıştır. Bu çerçevede Kapitalizm, insanın yaratılış özünden kopup kulluk amacından uzaklaşmasına sebep olmaktadır; çünkü Allah, insanı fıtri bir ahlak (tabiat) üzerine yaratmış ve kulluk bağlamında vasat/sade bir yaşam sürmesini istemiştir. Allah, malı ve parayı insanın tasarrufuna verirken Kapitalizmin iki sınırı olan ‘cimrilik ve israfı’ da men etmiştir. Para ve imkân üzerinden insanın şımarıp tuğyan etmesini de asla istememiştir.
Kapitalizm ve Komünizm’in asıl isyanı ve kavgası, Allah’adır. İnsan üzerinden kutsama ve çıkış yapan iki ideoloji de mülk üzerinden bu kavgayı öne sürdüğü ideolojik gerekçeler üzerinden anlamlandırmaya ve meşrulaştırmaya çalışır. İki ideoloji de mülkün sahipliğini Allah’tan alıp ya bire bir ya da devlet aygıtı üzerinden fertlere has kılar. Komünizm toplum/devlet aygıtıyla mülkü insanlara ait kılarken Kapitalizm ise fert bazında bu özgürlüğü oluşturmaya çalışır. Yani zıtlaşma, malzeme üzerinden değildir; malzeme olan mülkün kime âit olduğu konusundadır. İslâm ise “Mülkü ne şahsa ne topluma has kılar. İslam’da mülk Allah’ındır, düsturu geçerli olup insan bu mal ve mülk üzerinde şükür, minnet ve ölçü çerçevesinde tasarruf yapabilir.” diyor. Bu sebeple derdimiz, İslam’ı veya Kur’an-ı Kerim’i diğer sistem ve ideolojilerle yan yana koymak olmadığı gibi bu tutum doğru da değildir. Kur’an-ı Kerim’de bu ideolojik yaklaşımlardan Kapitalist yaklaşım sergileyen kişi veya toplumların izini sürmektir.
İslam ve Kapitalizm arasında bir ilişkiden bahsedilse de bu meczolabilme veya yakınlaşma ilişkisi değil; aykırılık, uzaklık ve Kapitalizmin karşı çıkış cüreti(!) üzerinden bir ilişki olabilir.
Kapitalizm güç, güçlü ve otoriteye dayanan toplumsal bir örgütlenme biçimidir. Bu biçimin temelini güçlü ve parası olanın, fikri oluşturur. Böylesi bir düzende paraya sahip olan daha çok saygı görür. Haliyle paraya sahip olanların düşünce, kültür, yaşantı ve inanç bağlamı, yaşadığı toplumu da etkiler. Kapitalizm, başlangıçta halkı derebeylik düzeninden kurtarma iddiasıyla ortaya çıksa da zamanla insanoğlunun ahlak ve vicdanını bozmuş, adaleti yıkmış, devlet ve halk arasındaki dayanışmayı ortadan kaldırmıştır. Kapitalizmin zararlarının ortadan kalkması insanların, Kur’an ahlakına bağlı kalmasıyla mümkündür.
“Hayır, insan kendini (mal ve mülk olarak) yeterli gördüğü için mutlaka azgınlık eder.” (Alâk: 6-7)
“Hayır, (ne mümkün)! Şüphesiz cehennem, derileri kavurup çıkaran alevli ateştir. O, (hakka) arka döneni ve (imandan) yüz çevireni; servet toplayıp yığanı kendine çağırır. Şüphesiz insan çok hırslı ve sabırsız olarak yaratılmıştır. Kendisine kötülük dokunduğu zaman sızlanır. Ona bir hayır dokunduğunda da eli sıkıdır. Ancak, namaz kılanlar başka. Onlar, namazlarına devam eden kimselerdir. Onlar, mallarında; isteyenler ve (isteyemeyip) mahrum kalanlar için belli bir hak bulunan kimselerdir.” (Mearic: 17-25)
“Hiçbir günahkâr, başkasının günah yükünü yüklenmez. İnsan için ancak çalıştığı vardır. Şüphesiz onun çalışması ileride görülecektir. Sonra çalışmasının karşılığı kendisine tastamam verilecektir.” (Necm: 38-41)
Ayetleri gibi birçok ayet ve ‘Ebu Leheb, Karun ve Bahçe Sahipleri’ gibi birçok kıssa, Kur’an-ı Kerim’de bize Kapitalist ideolojinin izlerini tespit etme imkânı verir.