Strateji Düşünce ve Analiz Merkezi (SDAM), 7 Nisan 2018 tarihinde Yazar Abdulkadir Turan'ın katılımıyla "Modern Dönemde İslâm Edebiyatı" konulu seminer etkinliği düzenledi.
Edebiyatın dil ve kelime denilen malzemenin kullanılarak hissiyatın harekete geçirilme süreci olduğunu belirten Turan “Edebiyat salt bilgi değildir, içerisinde bilgi barındırır bazen de hiç barındırmaz görünür. Edebiyat bazen kelimelerle oynayarak, kelimelerin yerini değiştirerek, bazen redif ve kafiyeyle, bazen mecazlarla, bazen de hepsini bir arada kullanarak ortaya hissiyatı harekete geçiren bir şaheser çıkarmaktır.” dedi.
İslâm edebiyatının Kur'an ile başladığını ifade eden Turan “İslâm Edebiyatı Kuran-ı Kerim ile başlamıştır. Zira Kur'an'da salt bilgi yoktur; Kur'an, sadece beyne hitap etmez. İnsanların hissiyatını etkileyerek onlarda iyiliğe karşı bir iştiyak, Cennet'e karşı bir hayranlık, Müslüman'a karşı bir sevgi, Cehennem'e karşı bir korku, günaha karşı bir tiksinme, kâfire karşı bir öfke oluşturur. Kur'an, Resulullah (s.a.v)'a karşı bir sevgi ve bağlılık oluşturduğu gibi onun Ashabına karşı da bir sevgi oluşturur. Kur'an tüm bunları güçlü edebî tasvirler ve diğer edebî imkânlarla yapar. İslâm Edebiyatı'nın gelişmesi Peygamber (s.a.v) döneminde oluyor zira Araplar arasında çok meşhur olan özellikle müşrikler tarafından İslâm aleyhine kullanılan edebiyat ve özellikle şiiri İslâm'ın müdafaası için kullanıyor, bunun için de bu alanda yetkin sahabeleri teşvik edip görevlendiriyordu. Resulullah (s.a.v) döneminde şiir özellikle naat dediğimiz Peygamber sevgisini anlatan tarzda daha çok ön plandayken Raşid halifeler döneminde de edebiyata önem verilmiş, şiir dışındaki alanlarda da eserler yazılmıştır.
İslâm Edebiyatı kavramının pek kullanılmadığını belirten Turan, “Tarihte İslâm Edebiyatı kavramı pek kullanılmamıştır belki de bu kavramı ilk defa kullanan Seyyid Kutub olmuştur. Seyyid Kutub'dan sonra kardeşi Muhammed Kutub da ‘İslâm Düşüncesinde Sanat Metodu' kitabını yazarak bu alanda bir çalışma ortaya koymuştur. Seyyid Kutub İslâm Edebiyatının bir ‘Dava Edebiyatı' olduğunu söyler çünkü İslâm Edebiyatı sahip olduğu yüce davayı temsil eder. İslâm Edebiyatı'nın en önemli özelliği içeriğinde Müslümanların zayıf yönlerini değil güçlü yönlerini, acı olayları değil kahramanlıkları, doğruluğu ve dürüstlüğü işlemesidir. İslâm Edebiyatı'nda kötülerin değil, iyilerin tarihi vardır. Kötülerden iyiler daha iyi anlaşılsın diye söz edilir. Hz. Musa olmasaydı Firavun'u tanımazdık. Hz. İbrahim olmasaydı Nemrut anılmazdı. Batı edebiyatı ise tam tersidir; insanın zayıf ve menfi yanlarını konu edinir ve her zaman olumsuz bir toplum ve birey tablosu çizerek insanları bireyselliğe yöneltir. İslâm öncesi birçok toplumun meşhur şair ve edebiyatçısı yokken İslâm ile tanışmalarından sonra bu alanda yetişen ve ciddi eserler bırakan edebiyatçılar yetişmiştir. İran Edebiyatı, Türk Edebiyatı ve aynı şekilde Kürt Edebiyatı'nın gelişme evresi bu toplumların Müslümanlaşma sürecinden sonradır. Burada önemli olan, oluşan edebiyatın bir Arap Edebiyatı olmamasıdır. Her kültürün ve toplumun kendine has ortaya koyduğu ve kendi dili ile ortaya çıkardığı edebi eserlerin oluşması ve bunların toplamının bir Ümmet edebiyatı meydana getirmiş olmasıdır” dedi.
Son olarak edebiyatın salt gerçeklik olmadığını belirten Turan “Edebiyat gerçekliğe takılırsa işlevini kaybeder. Edebiyatta önemli olan gerçek olması değil gerçekliğe uygun olmasıdır. Edebi eserlerde gerçek hayatla bire bir örtüşen bir gerçeklik aranırsa ortaya edebî eser çıkmaz. İslâm edebiyatında son dönemde roman kültürünün zayıflaması gibi.” şeklinde konuştu.
Seminer soru-cevap bölümünün ardından sona erdi.