Strateji Düşünce ve Analiz Merkezi (SDAM), 17 Kasım 2018 tarihinde Eğitimci-Yazar Mustafa Kasadar'ın katılımıyla "Milli Görüş ve Erbakan Hoca" konulu seminer etkinliği düzenledi.
“Erbakan Hoca Türkiye'de ümmet fikrinin öncüsüdür” diye sözlerine başlayan Kasadar: “ Erbakan Hoca Türkiye için büyük bir şans olmuştur. Türkiye'de ümmet düşüncesinin mimarıdır. Sûnni, mûtedil inancın Türkiye'de yaygınlaşmasında büyük katkısı olmuştur. Yani öncelikle Erbakan Hocayı bir siyasi parti lideri gibi değil bir İslamî hareket lideri olarak görmek gerekir. Ve bundan maksat hâsıl olmuştur. Zira Türkiye'de mûtedil İslam'ın yolunun açılmasına vesile olmuştur. Dünya Müslümanlarına da fikri ve fiili olarak büyük katkılarda bulunmuştur.” diye konuştu.
Konuşmasının devamında Erbakan Hoca'nın hayatından kesitler sunan Kasadar: “ Erbakan Hoca'yı anlatırken sizler de genç olduğunuz için aynı zamanda sizin için bir örneklik teşkil edecektir. Erbakan Hoca, hayatında hiçbir zaman ikinci adam olmamıştır. İlkokul, ortaokul ve İstanbul Erkek Lisesi'ni birincilikle bitirmiştir. İTÜ'nün altı yılda bitirilen en zor bölümlerinden olan makine bölümünü bir yıl sınıf atlayarak beş yılda bitirmiştir. Hoca, hayatının tamamında dindar bir insandır. Aynı Lisede okuyan bir arkadaşı bir hatırasını anlatırken şöyle der: ‘Onu okulun bahçesinde abdestini almış bir şekilde gördüm, kolları hâlâ ıslaktı, yanımdaki arkadaşıma dedim sen şunu tanıyor musun? Kendisi hayır deyince ben de ona bak bu Necmettin'dir, okulun en çalışkan ve zeki öğrencisidir aynı zamanda en dindar insanıdır.' İTÜ'den mezun olduğunda da okul yıllığında onun hakkında şunlar yazılmıştır: Tam bir sûfidir. Siz ona otomobilin nasıl yapıldığını sorsanız, o size demir cevherinden başlar anlatmaya, namaz vakti gelir, siz daha cevabınızı almadan o namaza gider.' Hocanın asıl hikâyesi üniversitede başlıyor. Üniversite döneminde Nakşibendî tarikatına intisap ediyor ve düzenli olarak sohbetlere gidiyor. Birçok arkadaşını da buraya getirip sohbet halkalarına dâhil etmiştir. İyi bir davetçiydi. Sonrasında okulu çok iyi bir dereceyle bitiriyor. Üç dalda doktora yapıyor. 27 yaşında Türkiye'nin en genç doçenti oluyor. İçimizden birilerinin tatmin olabileceği büyük başarılar elde ediyor ama bunlar Hocayı tatmin etmiyor. İTÜ'de, Motorlar kürsüsünün başına getiriliyor. Motorlar kürsüsündeyken Yurtdışından alınacak beş yüz otobüsün dosyası önüne geliyor. Hoca bu otobüslere verilecek paranın bize verilmesi halinde biz bu parayla otobüs fabrikası açarız diyor ancak kimse onu dinlemiyor ve o otobüsler alınıyor. Hoca bu olaydan sonra anlıyor ki bir üniversite hocası olmak tek başına yetmiyor sonrasında TOBB başkanı oluyor, buranın da büyük sermayelerin gücünü aşamadığını görünce bu ülkeye hizmetin ve bu ülkenin İslamlaştırmanın yolunun siyasetten geçtiğini anlar ve siyasete atılma kararı verir. Bunların yanında, özel hayatında bazı arkadaşlarıyla beraber Gümüş Motor'u kuruyor ve Türkiye'nin ilk yerli motorunu üretiyorlar, o zamanlarda yurtdışından getirildiği için on bin liraya satılan motor, hocanın yaptığı üretimle beraber tanesi üç bine kadar iniyor. Siyasete 1969 yılında bağımsız milletvekili olarak giriyor. İlk kurulan parti Milli Nizam Partisi'dir. Bu parti kapatılınca 1972'de arkadaşlarının kurduğu Milli Selamet Partisi'ne geçiyor. 1973'te MSP ile seçime giriliyor ve 48 milletvekili çıkarılıyor. Böylelikle Türkiye siyasi tarihinde ilk defa sağ-sol kavramları dışında kendini Müslüman olarak tanımlayan bir parti hayata geçiyor. Hoca sağ-sol kavramları dışında Müslüman kavramını ön plana çıkartmıştır ve bu seçenekler dışında üçüncü bir yol sunmuştur.” dedi.
Hoca'nın günümüz siyasetçi profilinden ayrı bir siyasetçi olduğunu söyleyen Kasadar: "O her zaman helal ve harama dikkat eder yaptığı her işin İslam'a uygunluğunu hocalara teyit ettirir, öyle yapardı. Ahiretini hiçbir zaman ihmal etmez, ahiretine zarar verecek bir işi asla yapmazdı. Hoca çok inançlı birisiydi. Hayatında hiç umutsuzluğa düşmezdi. En zor zamanlarda bile ümidini yitirmez görevini yerine getirmeye çalışırdı. Allah'a tevekkülü tamdı. Hoca sürekli koşturur ve her işe yetişmeye çalışırdı. Hoca laik kesimler dışında kurulan çoğu kurumların öncüsüdür. Memur-sen, Hak-iş, İHH, AGD ve ESAM vb. birçok kurum önün öncülüğünde hayata geçmiştir.
Hoca batıya karşı kompleksi yıkmıştır. Dünya Müslümanlarıyla ilişkileri en üst seviyedeydi. Dünyadaki İslami hareketlerin çoğuyla ilişkileri vardı. Fikri ve fiili olarak destekliyordu. Dünyanın her yerinden İslami hareket önderleri yanına gelir ondan fikir alırlardı. Her gelene onun için makul olan ne ise onu tavsiye ederdi. Bosna'dan gelene farklı, Afrika'dan gelene farklı, Malezya'dan gelene farklı cevaplar vermiştir. Aliya İzzetbegoviç yanına geldiğinde ona 'ülkene dön ve parti kur' demiştir. Suriye'den gelenlere sakın isyan etmeyin, siz o güçte değilsiniz, daha yumuşak yolları deneyin, tavsiyelerini vermiştir. Arap baharının bahar olmadığını sadece emperyalizmin köprüyü geçerken at değiştirdiğini söylemiş nitekim söyledikleri de çıkmıştır.” diye konuştu.
Son olarak şu hususlara değinen Kasadar: “ Hocanın dindarlığını tekrar belirtmek isterim. Hoca bir 20. yüzyıl sûfisidir. Tarikatın gerektirdiği bütün ödevleri yerine getirirdi. Teheccüd namazlarını kılardı. Herkese üzerine düşen görevleri yerine getirmesini söylerdi. Yüz adım atma gücünüz varsa siz doksan dokuz atmışsanız günahkârsınız der ve bize sorumluluğumuzu hatırlatırdı.” diyerek konuşmasını sonlandırdı.
Seminer soru ve cevap bölümünün ardından sona erdi.