Strateji Düşünce ve Analiz Merkezi (SDAM), Diyarbakır Temsilciliği'nde 26.02.2022 tarihinde Dr. Abdulkadir TURAN'ın sunumuyla "Mevlâna Halid-i Bağdadi ve Dünden Bugüne İslami Hareketlerdeki Yeri" konulu seminer etkinliği düzenlendi.
Turan, Mevlâna Halid-i Bağdadi'nin (m.1779-1827) çok yönlü bir şahsiyet olmasından dolayı farklı şekillerde vasıflandırıldığını, Nakşibendiye ve Kadiriye tariklerinden icazetli olmasından ötürü “zu'l-cenaheyn - iki kanatlı” denildiğini belirtti. Günümüz Irak Devleti'nin Kürdistan Bölgesinde Süleymaniye şehrinde doğmasına rağmen ‘Bağdad-i' olarak anılmasının sebebinin bir vakit ilim-irşad için Bağdat'ta mukim oluşundan kaynaklandığını, birçok İslam beldesinde bulunan Mevlâna Halid-i Bağdadi'nin Şam'da medfun olduğunu ifade etti.
Turan, Şeyh Mevlâna Halid'in öneminin nereden geldiği hususunda; klasik anlamda modern dünyada ‘İslami hareketlerin', ‘İslami mücadelenin' onunla başladığının, yapılacak araştırmalarda da bu konuda gidilecek ana merciinin yine Şeyh Halid'in olacağının altını çizdi. Yakın dönem İslam dünyasında ‘İslami mücadele ve hareketler' kapsamında Şeyh Mevlâna Halid'in ve ondan önce Şah Veliyullah Ed-Dehlevi'nin (ö. 1762) göz ardı edilerek bu sürecin Cemaleddin Afgani ile başlatılmasının doğru olmadığını, bunun tarihsel gerçekliğe aykırı olduğunu vurguladı. Bunun yapılmasıyla sürecin köprüsünün yıkılmak ve İslami mücadelenin seyri hakkında kasıtlı bir kuşkunun üretilmek istendiğine değindi.
Turan, Şeyh Halid'in Mekke'de Ebu Kubeys Tepesi'nde kurduğu dergâhta Endonezyalı Müslümanlara irşadda bulunduğunu ve Nakşibendiye-Halidiye ekolünün bu vesileyle Endonezya bölgesine uzandığını, orada İslami bir direniş ruhunu doğurduğu belirtti. Şeyh Mevlâna Halid ile İslami kimlik ve mücadelenin yeni bir ivme kazandığı, ilim - zikir, alim - şeyh, medrese - tekke gibi ikilimler yerine olması gerektiği gibi bunları cem'ettiğini ve buna bağlı olarak ‘ihya'nın yaşanmaya başladığına dikkatleri çekti.
Şeyh Mevlana Halid-i Bağdadi'nin İslam dünyasındaki yeri ve etkisi noktasındaki paylaşımlarında Turan, İhvan-ı Müslimin'in kurucusu İmam Hasan el-Benna'nın cemiyetin kuruluşunda Şeyh Halid'e dikkat çektiğini belirtirken Cezayir'de Fransızlara karşı direnen Şeyh Abdulkadir el-Cezayiri'nin, Çeçenistan'da Şeyh Şamil'in; Türkiye'de Said-i Nursi'nin, Zahid Koktu'nun, Esad Erdebili'nin, Şeyh Said'in; Endonezya'da Açe Müslümanlarının, Filistin'de Şeyh İzzeddin el-Kassam'ın Halidiye ekolü üzerinden var olduklarını; Anadolu, Suriye, Arabistan, Fas, Pakistan, Irak, Mısır, Cezayir, Bosna-Hersek'e dek etkisinin uzandığının ve 1820-1920 arası yüzyıllık dönemde İslami mücadelenin neredeyse tamamının Şeyh Halid üzerinden yürüdüğünün ve sonraki süreçte de onun etkili olduğunun altını çizdi.
Şeyh Halid ile oluşan İslami fikriyat ve ameliye ile Müslümanların dış istilaya karşı direnişçi “gazi sûfî”ler olarak pozisyon aldıklarına, iç unsurlara karşı da İslam'ın diriliğiyle İslami yaşamın devamlılığı için mücadele verdiklerine değindi. Böylece toplumun İslami kimliğinin korunmasında ana damar rolü oynadıklarına vurgu yaptı. Müslüman toplumunda “teşkilatlı, disiplinli ve sivil” İslami bir yapı var ettiğine anlattı. Bu bağlam da Şeyh Halid'in hem alim ve ehli tasavvuf hem de direnişçi oluşu, aksiyon yönü vasıfları belirgin bir şekilde öne çıktığını ifade etti.
Şeyh Halid-i Bağdadi tarafından Hadis-i şerifler ile Sünnet-i seniye'nin öne çıkarıldığına, cebriyeci kader anlayışının Müslümanları uzun bir süre teslimiyetçiliğe mahkûm ettiğine ve Şeyh Halid'in bu anlayışa darbe indirdiğine değinen Turan, ülkemizde uzun bir süre çeşitli saiklerden ötürü hakkında yeteri kadar akademik çalışmaların yapılmadığına temas etti.
Soru-cevap faslı ile seminer sona erdi.