SDAM SEMİNER ETKİNLİĞİ:
“GENÇLİK VE TEFEKKÜR”
Strateji Düşünce ve Analiz Merkezi (SDAM), 25 Mart 2017 tarihinde İstanbul Fatih'teki genel merkezinin seminer salonunda, SDAM'ın kurucu üyelerinden Abdulhakim SONKAYA'nın konuşmacı olarak katıldığı, “Gençlik ve Tefekkür” konulu seminer etkinliği düzenledi.
Mamur Bir Düşüncenin Altı Boyutlu Bir Karaktere Sahip Olması Gerekir
İslâm dünyasında gençliğin verimli bir tefekkür iklimine sahip olabilmesi için düşüncenin koordinatlarını doğru idrak etmesi gerektiğine işaret ederek konuşmasına başlayan Sonkaya, mamur bir düşüncenin altı boyutlu bir karaktere sahip olması gerektiğini belirtti. “İslâm'a göre mamur bir düşünce altı boyutludur. Zira insanın kendisi altı boyutlu bir varlıktır. Kur'ân'da ifade edilen Şeytan'ın Âdem'e secde etmemesinin ardından “…onlara önlerinden, arkalarından, sağlarından ve sollarından sokulacağım…” demesinde görüldüğü üzere, materyalist bir bakış açısı insanı dört boyutlu olarak tanımlamaktadır. Hâlbuki insanın ön, arka, sağ ve sol cihetleri dışında alt ve üst cihetleri de bulunmaktadır. Ayetten anlaşıldığı üzere Şeytan'a dört yönden insana sokulma izni verilmişken, alt ve üstten sokulma izni verilmemiştir.”
Müslüman Gençlik Ufuk Sahibi Olmalıdır
Sonkaya, insanın altı yönünü mamur ettiği takdirde düşünce dünyasının da gerçek anlamda mamur olacağına dikkat çekerek, “Altı yönün ilk veçhesi, ‘ön'dür. Ön, istikbal ve ufuk anlamına gelmektedir. Tefekkürün de en önemli boyutlarından biri ufuktur. Şeytan, Müslüman gençlere ufuk daralması ve karamsarlık gibi hususiyetlerle sokulmaktadır. Müslüman gençlik, insanlığa imam/öncü olma şuuruyla geleceğe dair ufuk sahibi olmalıdır. Unutulmamalıdır ki ilim, bir mutluluk aracı değildir. İlim, insana sorumluluk duygusu, liderlik özelliği ve vizyon kazandırır.” dedi.
Müslüman Gençlik ‘Mirasyedi' Olmamalıdır
İnsanın altı boyutundan ikincisinin ‘arka' olduğunu ifade eden Sonkaya, “Şeytan'ın arkadan yanaşması demek, Müslümanların tarihsel bağlamda takılıp kalması demektedir. Başka bir ifadeyle sadece geçmişi refere ederek, yeni bir üretkenlik içerisinde bulunmayarak ‘mirasyedi' hükmünde olmaktadır. Hâlbuki Müslüman gençlik mirasına sahip çıkmalı, köklü geçmişinden beslenmeli, ‘redd-i miras' etmemeli fakat geçmişten gelen birikimi daha ileri boyutlara da taşıyabilmelidir. Geçmiş ve gelecek arasında sağlam irtibatlar kurmalıdır.” şeklinde konuştu.
Radikalizm ve Kolaycılık Düşünce Üretemez
Sonkaya, insanın üçüncü ve dördüncü cihetlerinin ‘sağ' ve ‘sol' olduğunu belirterek, “Şeytan'ın sağdan yanaşması, Müslümanların radikalizme, aşırılığa ve tutuculuğa sevk edilmesi demektir. Radikalizm ise üretken değildir; dolayısıyla yeni bir düşünce üretilmesinin önünde ciddi engel oluşturmaktadır. Diğer yandan soldan yanaşması ise, Müslümanların ölçüsüz bir rahatlık ve esneklik içerisinde bulunup değerlerini aşındırmasıdır. Bu durum, insanın kolaycılığa kaçması anlamına gelmektedir. Kolaycılık da, radikalizm gibi mamur bir düşünce üretmekten acizdir. Müslüman gençlikte sağ ve sol cenahlar bir denge ve ahenk içerisinde bir arada bulunmalı, iki yönde ifrata ve tefrite kaçmadan güçlendirilmelidir.” dedi.
Müslüman Gençlik Bal Arısı Gibi Olmalıdır
İnsanın söz konusu dört yönüne ek olarak ‘alt ve üst' veçhelerinin de bulunduğunu söyleyen Sonkaya, üst veçhenin Allah ile rabıta; alt veçhenin ise insanın fıtratı olduğunu ifade ederek, “İnsan dört yönden kendini muhafaza eder ve fıtratına bağlı kalıp Allah ile irtibatını güçlendirirse iyi fikrî üretim de bulunabilir. Üretim noktasında bal arılarına bakmak gerekir. Arıların ballarını ürettikleri peteklerin altıgen olması dikkat çekicidir. Diğer yandan Arapça'da ‘şûra' kelimesinin ‘bal talep etmek, almak' gibi manaları da bulunmaktadır. Yani altı boyutlu mamur bir düşüncenin, lezzetli ve şifalı bir bal gibi talep edenleri ziyade olur. Müslüman gençlik de, bal arıları gibi Kur'ân'ın tabiriyle çeşitli çiçeklerden istifade ederek ve çeşitli yolları takip ederek iyi düşünce üretiminde bulunmalıdır.” dedi.
Sonkaya'nın Müslüman gençliğin ‘delikanlılık' meziyetlerinin yanı sıra güçlü bir maneviyata ve yüksek bir bilince sahip olması gerektiğini vurguladığı seminer etkinliği, soru-cevap bölümünün ardından nihayete erdi.