Strateji Düşünce ve Analiz Merkezi (SDAM), 17 Kasım 2018 tarihinde Siyasetçi-Yazar Mehmet Yavuz'un katılımıyla "Gençlik ve Modernizm" konulu seminer etkinliği düzenledi.
Strateji, Düşünce ve Analiz Merkezi (SDAM) Diyarbakır Temsilciliği tarafından düzenlenen "Gençlik ve Modernizm" programında üniversite gençleriyle bir araya gelen Siyasetçi-Yazar Mehmet Yavuz, yeni bir dünya düzeni oluşturmak için Modernizm kılıfı altında kurulan tuzaklara ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Artık olgular değil, algılar savaşının yaşandığını belirten Yavuz, ucunun sinoyizme dayandığı modern tuzaklara örneklemelerde bulunarak, gençlerin, modernizmin tuzaklarına karşı çok bilinçli olması gerektiğini vurguladı.
Söz konusu sinsi algı operasyonlarının tek amacının birkaç siyonist aileye malzeme taşımak olduğunu ifade eden Yavuz, kitle iletişim araçları ve bütün teknolojik imkânlarla suni, sanal ve yapmacık bir hayat tarzının dayatılmaya çalışıldığını dile getirdi.
"İçinde bulunduğumuz bu modern zamanda olgularla değil, algılarla hayat tarzları belirlenmeye çalışılıyor." diyen Yavuz, "Onun için kitle iletişim araçlarından, bütün teknolojik imkânlardan faydalanılarak suni, sanal ve yapmacık bir hayat tarzı bütün insanlara dayatılmaya çalışılıyor. Bize göre bu, siyonizmin neo-libarelist kılıf altında dayatmaya çalıştığı 'dünya vatandaşlığı' projesidir. Hadiseler karşısında aynı reaksiyonu gösteren, aynı şekilde beslenmeye, giyinmeye ve en nihayetinde aynı şekilde düşünmeye çalışan bireyler yetiştirmek. Bunun için akla hayale gelmedik, teknolojinin, bilginin imkânlarından, kitle iletişim imkânlarından faydalanılarak her alanda tuzaklar kuruluyor." ifadelerini kullandı.
"Modernizm'in tuzaklarına karşı özellikle gençlerin çok bilinçli olması gerekiyor"
Yavuz, "Kaynağını yeryüzünden alan düşünce yapıları ve bunun üzerine kurgulanmış hayat tarzı, ideolojik ve dünyevi yapılar; tabiri caizse adı konulmamış bir şekilde gökyüzünün hükümranlığına meydan okumaktadırlar. Bu açıdan Modernizm'in tuzaklarına karşı özellikle genç kardeşlerimizin çok bilinçli olması gerekiyor. Modernizm'in tuzakları ve hileleri dağları bile yerinden oynatıyor. Öyle tuzaklar ve öyle hileler var ki gerçekten ancak Allah'ın nuru Kur'an-ı Kerim, Resulullah'ın sünneti, tecrübi bilgi, İslami bir hareketin mensubu olmak ve bu anlamda kollektif bir aklı devreye sokmakla ancak meseleyi çözebiliyorsun." diye konuştu.
"Amaç; birkaç siyonist aileye malzeme ve müşteri çıkarmaktır"
Söz konusu algılarla ilgili örnekler veren Yavuz, modern dünyanın algı operasyonlarındaki asıl amacın birkaç siyonist aileye müşteri çıkarmak olduğuna işaret etti.
Yavuz, "Söz gelimi, Son 30-40 yıldan beridir margarin reklamlarıyla özellikle insanın vücudu için faydalı olan yağları zararlı göstererek hepimizi kandırmışlar. Vücuda faydalı ve insanlığın asırlarca kullandığı yağları fobi haline getiren bir yağ lobisi var. Zeytinyağı, tereyağı, iç yağ ve kuyruk yağı… Bu yağlardaki glisemik indeks sıfırdır. Sadece sıfır olmakla kalmıyor, aynı zamanda vücudumuza aldığımız glisemik indeksi yüksek bütün besinlerin de glisemik indeks değerini düşürüyor. Dolayısıyla vücutta tabii bir denge oluşuyor. Yağlar, insan vücudu için hayati derecede önem taşıyor. İşte bu bir olgudur. Fakat algı yoluyla bu yağların yenilmemesi gerektiğini ve çeşitli hastalıklara davetiye çıkardığını etkili yöntemler ve kitle iltişim araçları ile bilinç altımıza yerleştirdiler. Peki, bunun altında yatan ana gerekçe nedir? Üretmiş oldukları besin maddelerini satmak, para kazanmak, insanları çok çeşitli hastalıklara yakalatarak, ilaç, gıda ve ecza sektörünü elinde bulunduran birkaç siyonist aileye malzeme ve müşteri çıkarmaktır. İşte, 40-50 yıldır bu yağların zararlı olduğuna dair algının albenisine kapılan insanlar şu anda kanser, diyabet, kalp krizi ve şeker hastalığı ile mücadele etmek zorunda kalıyor. Algıların etkisinde kalarak, kendi elimizle kendimizi bitirmeye çalışıyoruz." dedi.
"Algı yoluyla insanlarda bir tatil ihtiyacı ortaya çıkarılmaya çalışılıyor"
Yine algı yoluyla insanlarda bir tatil ihtiyacı ortaya çıkarmaya çalışıldığını sözlerine ekleyen Yavuz, "Vücudun, tatile şüphesiz ihtiyacı var. Fakat algılar ile bir ihtiyaç haline getirilmeye çalışılan bu 'tatil' kavramsallaştırmasıyla hedefledikleri şey yine siyonizmin, kapitalizmin amaçlarına hizmet ettirmek. Sizde bir ihtiyaç ortaya çıkardılar ve bu ihtiyaç için kredi veriyor. Sizi faize bulaştıracak. Algılarla size dayatmış oldukları 'tatil' konseptinin içerisinde sizin geliriniz böylesi bir tatile elbette müsait değil. Hemen bir bakıyorsunuz, albenili reklamlarla ihtiyaç kredileri, tatil kredileri, ‘size özel' sloganlar ve spotlar eşliğinde onu sizin için bir ihtiyaç haline getirdiler. İnsanın dinlenebilmesi için Allah-u Teala sıfır maliyetle herkese imkanlar bahşetmiş. Kırsal yerlerde, köylerde, özellikle oksijen oranının yüksek olduğu yerleri tercih ederek, dinlenmemizi, istirahatımızı, beyin ve zihin konforumuzu çok rahat bir şekilde sağlayabiliriz. Fakat modern zamanların tuzaklarıyla bilinçli bir şekilde hazırlanmış olan bu kurguda algı dayatması yoluyla hem bizi modern zamanların olmazsa olmazı dedikleri günah kavramının üzerini örterek, bir taraftan faize bulaştırıyor, diğer taraftan da seni estetize etmeye çalıştığı günahların merkezine oturtuyor. Çünkü onların tatil konseptinde bunların ikisi de var." ifadelerini kullandı.
"İnsan sağlığını önce tahrip etme ve daha sonra ilaç üretme…"
İnsan sağlığını tahrip ederek, üreteceği ilacı kullandırtabileceği organizmalar meydana getirmenin, modernizmin sağlıktaki önemli tuzaklarından biri olduğuna değinen Yavuz, konuya ilişkin örneklemelerde bulundu.
Yavuz, "Tuzaklardan biri de hasta olsun-olmasın herkesin bir 'Check-up' ihtiyacının olduğu algısı. Yine sağlıkta böyle ihtiyaçlar oluşturarak, modern zamanlarda bir tuzak kuruluyor. İnsan sağlığını önce tahrip etme ve daha sonra ilaç üretme… İlacını üretebilmesi için önce ilaca ihtiyaç duyabilecek organizmalar meydana getirmesi lazım. Bu, bir merkezden çok profesyonel ve organizeli bir şekilde her tarafa yayılır. Ucuzluklarıyla meşhur zincir marketlerde fiyat aralığı 50 kuruş ile 3 TL arasında yaklaşık 2 bin kalem gıda malzemesi var. Bunların tamamına yakını ‘fruktoz' maddesi içeriyor. Fruktoz madde, bilimsel olarak ispatlanmıştır ki yüzde 78 oranında kanserojen madde içeriyor. Bununla hedefledikleri şey yeryüzünde nüfusu azaltma, zombi bir nesil yetiştirerek ilerisi için öngörmüş oldukları o dünya imparatorluğu için hazır hale getirme. Savaş endüstrisi de bunlardan bir tanesidir. Artık bugün gelinen aşamada, dünyada, açlıktan ölenlerin sayısı değil, tokluktan ölenlerin sayısı hızla yükseliyor. Obez olma problemi, dünyanın en büyük problemidir. Bu, nesilleri zombi yaratıklar haline getirecek çok bilinçli bir tuzaktır. Bütün bunların yanında zamanın Müslüman gençleri teyakkuz halinde olacak. Uyumayacak ve uyuşmayacak. Uyursak ve uyuşursak kaybederiz." şeklinde konuştu.
"İnsanlardaki özgürlük ihtiyacının ortaya çıkarılması da modern zamanların en büyük tuzaklarındandır"
İnsanlardaki özgürlük ihtiyacının ortaya çıkarılmasının da yine modern zamanların en büyük tuzaklarından biri olduğunun altını çizen Yavuz, şunları söyledi:
"Suriye başta olmak üzere İslam coğrafyasının değişik beldelerinde yaşananlar bununla doğrudan ilintilidir. Yerel haklılıklar kullanılarak haklı ve mutedil hareketler sabote edilmek sureti ile bu haklılıklar yani masum özgürlük ihtiyaçları yönlendirilebilmekte, farklı mecralara kayacak şekilde kanalize edilebilmektedir. Doğrudan bu coğrafyayla da alakalı olduğu için dikkat çekmek istiyorum. Geç kalınmış Kürd milliyetçiliğini de bir proje olarak görmekteyiz. Kürdler, uzun bir süre milliyetçiliğe bulaşmadılar. Neden? Çünkü ümmetle ve maneviyatla ilgili referansları son derece güçlü idi. Belki modernizmi kendi etki alanına almayacak derecede, konuşulan dilin de biraz farklı olmasının etkisiyle bir şekilde gecikti. Yani toplu halde Kürd halkı, milliyetçiliğe bulaştırılamadı. Ama bu topraklardaki diğer İslam milletleri kifayetsiz muhteris idareciler eliyle bulaştırıldı maalesef. Bu bir projeydi ve bu projeyi yerelde uygulamak isteyen yerel yöneticilerin eliyle kabul edildi. Bir statünün tanınması karşılığında yerel yöneticiler tarafından bu projenin uygulanması taahhüt altına alındı. Birinci Dünya Savaşı'nda galip gelen emperyalist güçlerin temsilcileri ile Kürd halkı adına muhatap olan yöneticiler ise manevi dinamikler ve ümmet birliği içinde kalma gerekçesi ile bu teklifi bir rüşvet olarak görüp reddettiler. İslam coğrafyasının en kadim halklarından biri olan Kürdlerin statüsüz bırakılmasının altında yatan ana gerekçe budur."
"Algı operasyonları yoluyla sanal bir hayat dikte ettirilmeye çalışılıyor"
Yavuz, "Çok büyük paralar harcanan ve modern dünyanın en büyük araç ve argümanlarından olan reklamlar ve medya destekli algı operasyonlar yoluyla sanal bir hayat şu anda bize dikte ettirilmeye çalışılıyor. Brüksel'deki gençlerin saç tıraşı ve giyim şekli ile İstanbul-Diyarbakır'daki gençlerin saç tıraşı ve giyim şekli aynı olmaya başladı. Giyinme, beslenme ve şekilsel alışkanlıklarda korkunç bir benzerlik var. O yüzden modernizmin hem dünyevi hem de uhrevi boyutunu ele almak ve bunlara karşı tedbir geliştirmek gerekiyor. Bu noktada Allah'ın yardımını umarak ve buna karşı durmayı cihad olarak görerek, ümitsizliğe kapılmadan her alanda tedbir geliştirebiliriz."
Seminer soru ve cevap bölümünün ardından sona erdi.