Strateji Düşünce ve Analiz Merkezi (SDAM), 19 Ekim 2019 tarihinde Diyarbakır Temsilciliği seminer salonunda, Araştırmacı Dr. Sertaç Tekdal'ın katılımıyla “Aliya İzzetbegoviç'in Fikriyatı ve Bosna İzlenimleri” konulu seminer etkinliği düzenledi.
Konuşmasına, Aliya İzzetbegoviç'in 16. vefat yıldönümü nedeniyle rahmet dilekleri ve minnet duyguları ile başlayan Tekdal, Aliya'nın Çağdaş İslam Düşüncesinin önemli şahsiyetlerinden biri olduğunu, bu nedenle hayatı, mücadelesi ve fikirlerinin bilinmesi gerektiğini ifade etti.
Aliya'nın Doğu'yu da Batı'yı da bilen ve kendisini “Akıl ve düşünce olarak Batılı, ruh ve duygu olarak Doğulu” şeklinde tanımladığını ifade eden Tekdal, Aliya'nın Batı coğrafyasında ve Batı halkı içinde İslami bir hareket geliştirmiş ilk lider olduğunu, ilmi, hikmeti ve liderliği ile dünyada “Bilge Kral” olarak da tanındığını, bilgeliğin düşünce yönünü, krallığın ise eylem tarafını temsil ettiğini vurguladı. Ayrıca Aliya'nın İslam dünyasının ancak bir aydınlar topluluğu ile kalkınacağına inandığını, ama onun tanımladığı aydının önce düşünce üretimi, ardından da eylem ve pratiği ile öne çıkan aydın olduğunu dile getirdi.
Aliya'nın ilk manevi eğitimini annesinden aldığını ifade eden Tekdal şöyle devam etti: “Aliya, 15 yaşında bazı tereddütler yaşadı, komünist ve ateist yazılar okudu, özgürlük ve eşitlik söylemleri onu cezbetti, ancak iki yıllık sallantıdan sonra tahkiki bir imanla geri döndü. Çünkü ona göre ‘Tanrısız bir kâinat anlamdan yoksundur.' 17-18 yaşlarında Milyeçka nehrinin kenarına oturur, İslam medeniyetinin nasıl diriltileceği düşüncesiyle zaman geçirir. İslam dünyasında siyasi anlamda bir varlık ve heyecan dalgası yokken, böyle büyük bir hayal ve ideal ender şahsiyetlerde olur. Zira ancak böyle büyük idealler büyük başarılar getirir. Muhtemelen bu arayış olmasaydı Sırplara karşı o mücadele verilemezdi.”
En meşhur eseri olan “Doğu ve Batı Arasında İslam” kitabının amacının Aliya'nın diliyle İslam'ı bugünkü neslin anlayacağı bir dilde tercüme teşebbüsü olduğunu ve “Dünyanın içine düştüğü ideolojik çatışmada İslam'ın yeri nedir?” sorusuna cevap aradığını ifade eden Tekdal: “O'na göre tüm dünya görüşlerini üç bölüme ayırabiliriz: 1- Dînî (maneviyatçı) dünya görüşü ki, esası ruhtur, 2- Materyalist dünya görüşü ki, esası maddedir ve 3- İslamî dünya görüşüdür ki, ikisini bir arada barındırır. İslam'ın esas özelliği onun sahip olduğu bu düalizmdir. İslam bu yönüyle bugün modern çağın içinde bulunduğu paradokslara bir çıkış kapısıdır. Dünya zıddiyetler üzerine kurulmuştur, bunu ortadan kaldıramayız, önemli olan anlamlı sentez kurmaktır, bunun için de bir ölçeğe ihtiyaç vardır, o da İslam'dır.” şeklinde konuştu.
Bir diğer önemli eserinin ‘İslam Deklarasyonu' olduğunu söyleyen Tekdal, bu eserinde Aliya'nın ‘Hedefimiz müslümanların islamlaşması, sloganımız, inanmak ve mücadele etmektir' sözü ile başladığını, yine bir diğer önemli eseri olan ‘İslami Yeniden Doğuşun Sorunları' adlı eserinde Aliya'nın ömrünün sonuna kadar kendisine sorduğu sorunun ‘İslam'ın yeniden doğuşu nasıl gerçekleşir?' olduğunu ve buna yönelik çözümler sunduğunu vurguladı.
Genel anlamda eserlerinde Ahlak, eğitim, gayret ve mücadele, sorumluluk, İslami iktidar ve toplum, şahsiyet, özgürlük, dürüstlük, dakiklik ve ciddiyet, yenilenme, eleştirel düşünce gibi konulara değindiğini ifade eden Tekdal, Aliya'nın 19 Ekim 2003 tarihinde vefat ettiğini ve Kovaçi Şehitler mezarlığına defnedildiğini, ayrıca mezar taşında ‘Abdullah' ve ‘Köle Olmayacağız' yazılarının mevcut olduğunu ve bununla da Allah'a kulluk ve kullara karşı özgürlük mücadelesi anlayışına sahip olduğunu dile getirdi.
Son olarak Tekdal, Bosna'ya gerçekleştirdiği ziyaret esnasında burada çekmiş olduğu bazı fotoğrafları ekrana yansıtmak suretiyle Bosna izlenimlerini aktardı.
Seminer soru-cevap bölümünün ardından sona erdi.