İletişim Bilgileri     Arama

SDAM Panel Etkinliği: 'Vefatının 83. Sene-i Devriyesinde Mehmet Akif Ersoy ve Fikriyatı'

  • Anasayfa
  • SDAM Panel Etkinliği: 'Vefatının 83. Sene-i Devriyesinde Mehmet Akif Ersoy ve Fikriyatı'
SDAM Panel Etkinliği: 'Vefatının 83. Sene-i Devriyesinde Mehmet Akif Ersoy ve Fikriyatı'

SDAM Panel Etkinliği: 'Vefatının 83. Sene-i Devriyesinde Mehmet Akif Ersoy ve Fikriyatı'

Strateji Düşünce ve Analiz Merkezi (SDAM), 28.12.2019 tarihinde Diyarbakır temsilciliği seminer salonunda, Eğitimci Muttalip Güngen, Eğitimci İsmail Turan ve Araştırmacı Hüseyin Tekdağ'ın katılımıyla "Vefatının 83. Sene-i Devriyesinde Mehmet Akif Ersoy" konulu panel etkinliği düzenledi.

İsmail Turan'ın “Akif'in Hayatı ve Fikirleri” başlıklı sunumu ile başlayan panelde Turan,  Akif'in doğum yeri ile ilgili farklı rivayetlerin olduğunu, babasının Arnavut kökenli olup buradan İstanbul'a geldiğini ifade ettikten sonra şöyle devam etti: “Akif'in babası batı kökenli iken, annesi Buhara, yani doğu kökenli bir aileden gelmektedir Akif ise ikisinin ortasında bulunan İstanbul'da ikamet etmiştir. Coğrafi olarak olduğu gibi fikirsel olarak da doğu ve batıyı bilen ve orta yolda bulunan bir mütefekkirdir. Arapça, Farsça ve Fransızcayı öğrenen Akif, Doğu ve Batı kaynaklı eser ve ilim erbabını okumuş ve bazılarından etkilenmiştir. Daha önce lirik şiir yazan Akif, Baytar okulunu bitirdikten sonra halkın içine girdiğinden dolayı, şiirleri daha çok realist bir çizgiye kaymış, hayata dair yaşanan gerçek olaylardan esinlenerek şiirlerini yazmıştır.” diye konuştu.

Memleketin ve halkın içinde bulunduğu kötü ahvale karşı edebi yolla halkı uyandırma düşüncesi ile Akif'in yola çıktığını ifade eden Turan, “Akif, sanatı dönemin anlayışı olan sanat için değil, Hak ve halk için icra etmiştir. Bu amaçla da Anadolu'ya gitmiş, halkı uyandırmak için vaaz, hutbe ve irşadını gerçekleştirmiştir. Hiçbir zaman mala tamah etmeyen Akif, mücadelenin kazanımı sonrasında, bir istiklal marşının yazımı için hususi tekliflerle şiirini yazmış ve kabul edilmeyen 724 şiirden sonra onun yazdığı şiir kabul edilerek, 500 lira ödülü çokça ihtiyacı olmasına rağmen almamış veya alıp hayır yolunda sarf etmiştir.” şeklinde konuştu.

Verilen mücadele sonrası gelen zaferle birlikte beklenenin aksine farklı bir Türkiye inşası ile Akif'in umduğunu bulamadığını ifade eden Turan şöyle devam etti: “Yeni Türkiye ile tamamen farklı, inanç ve mukaddesattan uzak bir anlayış hâkim olduğundan Akif'in umutları tükenmiş, yaşatılan baskı ve gözetimler sonrasında da Abbas Halim Paşa'nın (Said Halim Paşa'nın kardeşi) desteğiyle birkaç ziyaretten sonra 1925'te Mısır'a son kez giderek burada 11 yıl kalmıştır. Belki de gitmeseydi o da istiklal şairi olarak istiklal mahkemelerinde yargılanacaktı. Bu arada bir meal yazma teklifi gereğince meal yazmış ama sonrasında bunun kötü niyetle kullanılabileceğini düşünerek yakılmasını vasiyet ettiği rivayet edilmiştir. 1936 yılında Türkiye'ye döndüğünde Akif çok hastadır ve yapılan tedaviler de cevap vermeyince, gerçekleştirmeyi arzu ettiği bazı projelerini de gerçekleştiremeden 27 Aralık 1936 tarihinde vefat etmiştir. Cenazesine sahip çıkılmayan Akif, tesadüfen meseleye vakıf olan üniversite öğrencilerinin organize olması sonucunda kalabalık bir topluluk tarafından Edirnekapı şehitliğine defnedilmiştir.”  diyerek konuşmasını sonlandırdı.

Panel, ikinci konuşmacı olan Hüseyin Tekdağ'ın “Akif'in Siyasi Dünyası” başlıklı sunumuyla devam etti. Konuşmasına Akif'in dönemin en büyük silahı olan edebiyatı kullanarak mücadele ettiğini ifade ederek başlayan Tekdağ, “İkinci meşrutiyetten sonra Akif ve bir iki arkadaşı tarafından çıkarılan Sırat-ı Müstakim dergisi (daha sonra adı Sebilürreşad olarak değişecektir) üzerinden bir mücadele yürütülmüş, ancak İttihad ve Terakki cemiyetinin ülkeyi dolaylı olarak yöneten konumda olmasından dolayı baskıya maruz kalmıştır. Teşkilat-ı Mahsusa üyeliği ve özellikle ‘İslamcı' kimliği ile Akif bazı hizmetler görmüş, ayrıca bu teşkilatta yer alan birçok isim ilerde ülkede önemli isimler olarak ortaya çıkmışlardır.” şeklinde konuştu.

Akif'in vaazlarının bilindik anlamda vaazlar değil, ümmetin uyanışında rol oynayan önemli konuşmalar olduğunu ifade eden Tekdağ şöyle devam etti: “Akif, İslami yönünü daima muhafaza etmiş ve asla taviz vermemiştir. Hatta bu yönünden dolayıdır ki daima hakikati esas almış ve buna göre tavır almıştır. II. Abdulhamit'e de hakikate aykırı tavırlar sergilediği düşüncesi ile muhalefet etmiştir. İstibdata karşıtlığı asla sultanı devirme amaçlı değil, yanlışların düzeltilmesi ve hakka yönelim amaçlı olmuştur.” diye konuştu.

Son olarak Akif'in siyasi düşüncesinin, tercüme ettiği Said Halim Paşa'nın “İslam'da Teşkilat-ı Siyasiyye” adlı eserindeki fikirlerle örtüştüğünü ifade eden Tekdağ, Asım'ın nesli hedefi ile doğru eğitim modeli ve müfredat düşüncesine sahip olan Akif'in, buna yönelik bir mücadele de sergilediğini söyleyerek sözlerine son verdi.

Panelin son konuşmacısı olan Muttalip Güngen “Akif, Sanat ve Şiir” başlıklı bir sunum için söz aldı. Konuşmasına  “Akif'in ‘Sanatın % 99'u ter, %1'i ilhamdır.' sözü ile başlayan Güngen: “Akif'in en meşhur eseri olan Safahat, safhalar anlamında olup, 7 kısımdan oluşmaktadır. Mücadele dönemine denk gelen Asım'ın Nesli bölümü, Çanakkale şiirini de içeren ve daha coşkulu, daha heyecan dolu şiirlerden oluşmakta iken, son bölüm olan Gölgeler bölümü ise daha durgun, inziva ve tasavvuf yüklü şiirlerden oluşmaktadır.” dedi.

Akif'in ayet ve hadislere dayalı şiirler yazdığını da ifade eden Güngen, “Akif, dönemin en etkili silahı olan şiiri Hak cephesinde bir silah olarak kullanmıştır. İstiklal Marşı'nı da hakka dayalı bir manifesto mahiyetinde yazmıştır. Çanakkale şiirini Necid çöllerinde iken sanki yaşıyormuşçasına yazmış ve savaşı şiirle resmetmiştir. Şiirlerinde anlamı her zaman önde tutan Akif, manayı kafiyeye feda etmemiştir.” şeklinde konuştu.

Güngen daha sonra, dönemin en etkili mütefekkir ve şairlerinden olan Akif'in Hakka dayalı düşüncesinden dolayı görmezlikten gelindiğini ve özellikle isminin kaybettirilmeye çalışıldığını ancak başarılı olamadıklarını ifade ederek, hakkında yaklaşık 700 tane eserin yazıldığını belirtti. Son olarak Akif'in İstiklal Marşı'nı Safahat'a almadığını, zira bu şiiri milletine ait olarak gördüğünü ifade ederek sözlerine son verdi.

Panel soru ve cevap bölümünün ardından sona erdi.

Etkinlik Bilgileri

  • Etkinlik Adı: SDAM Panel Etkinliği: 'Vefatının 83. Sene-i Devriyesinde Mehmet Akif Ersoy ve Fikriyatı'
  • Etkinlik Yeri: Strateji Düşünce ve Analiz Merkezi (SDAM)'nin Diyarbakır Temsilciliği seminer salonu
  • Başlangıç Tarihi: 28-12-2019 00:00
  • Bitiş Tarihi: 28-12-2019 00:00